Uçurtmanın Gözleri

Günlerden Cuma ve ikindi vaktiydi. Evimizin önündeki parkta arkadaşlarımla oynuyorduk. Tuğba ve Büşra yanıma geldiler. Çok heyecanlıydılar. Yarın rüzgarlı tepede aileleri ile uçurtma uçuracaklarmış. Benim de gelmemi istediler.
Çok heyecanlıydım. Eğer ailem kabul ederse hayatımda ilk defa uçurtma uçuracaktım.
Konuyu önce ağabeyim ile konuştum. O da çok istiyordu. Anneme anlattık. Annem “Babanız gelsin soralım.” dedi.
Babam işten gelince hep beraber isteğimizi anlattık. Babam önce annemle göz göze geldi. Sonra “Tamam.” dedi.
Çok mutlu olmuştum.

Babamla birlikte kırtasiyeye gittik. Dükkan sahibi, “Hazır uçurtma mı istersiniz yoksa malzemeleri alıp kendiniz mi yapmak istersiniz?” diye sordu. “Malzemeleri alıp kendimiz yapmak istiyoruz.” dedik.
Babam “Nasıl yapılacağını biliyor musunuz?” diye sordu.
“Bilmiyoruz.” dedim.
Kırtasiyeci bize iki takım uçurtma malzemesi verdi. Bir de küçük kitap hediye etti. “Bu kitapta uçurtmanın nasıl yapıldığı anlatılıyor.” dedi.
Tam dükkandan çıkıyordum ki, raflardaki plastik gözler dikkatimi çekti ve iki adet almasını istedim babamdan.
Uçurtmayı yapmayı o kadar çok istiyordum ki, heyecandan yerimde duramıyordum.
Annemle birlikte kitapta anlatılanlara bakarak uçurtmayı yaptık. Rengarenk olmuştu. Uzun bir kuyruk yaptık. Babam ve ağabeyim de uçurtmalarını yapmışlardı. Artık sabahı bekleyecektik. O gece uçurtmamla birlikte yattım. Sabah ailece rüzgarlı tepeye gittik. Çok kalabalıktı. Gökyüzü rengarenk uçurtmalarla doluydu.
Sıra bize gelmişti. Annem, ağabeyim ve bana birer eldiven giydirdi. Eldiven giymemizin amacı, uçurmanın ipleri elimizi kesmesin diyeymiş.
Uçurtmama son bir ekleme daha yaptım. Kırtasiyeciden son anda aldığım iki gözü yapıştırdım. Benim uçurtmam diğerlerinden farklıydı. Çünkü gözleri vardı.
Bir kaç denemeden sonra uçurtmamı yükseklere, çok yükseklere çıkardım. Yere serdiğimiz kilimin üzerine uzandım ve uçurtmamdaki gözler oldum. Artık uçuyordum. Yükseklerde rüzgarla kanatlanmıştım. Yanımdan geçen kuşların şaşkın bakışlarını görebiliyordum. İnsanlar hayranlıkla aşağıdan bana bakıyorlardı. Çok küçük görünüyorlardı. Uçmak ne kadar güzel.
Yanıma yaklaşan bir kartala, “Bak, ben de senin gibi uçabiliyorum.” dedim.
Kartal, “Benim gibi değil. Şimdi beni izle.” dedi ve havada şekiller çizmeye başladı. İnanılmaz hareketler yapıyordu. Gözlerimi ondan ayıramıyordum.
Yanıma geldi ve “Nasıl, beğendin mi?” dedi. “Ne söyleyebilirim ki hayran kaldım.” dedim. İşte o anda gözlerimi açtım. İçim geçmiş olmalıydı. Uçurtma olmak kısa bir süreliğine güzel olabilirdi. Ancak canlı, kanlı insan olmak daha güzel diye düşündüm.

Bir yanıt yazın