Şefaate Layık Bir Seyyah – Evliya Çelebi

Şefaate Layık Bir Seyyah: Evliya Çelebi

Güneşli bir bahar sabahında küçük Selim, Bursa Ulu caminin önünde oturuyordu.  Bu sırada camiden yeni çıkmış ilginç kıyafetli biri dikkatini çekti. Hemen onunla sohbet etmek istedi.

Selim:  Merhaba amcacım. Kıyafetiniz ne kadar ilginç. Sizinle bir fotoğraf çekinebilir miyiz?

E. Ç: Merhaba yavrum. Tabi ki. Ancak çabuk ol, uzun yoldan geldim çok yorgunum.

Selim: Buyurun. İsterseniz dinlenin biraz.

E. Ç: Teşekkür ederim. Şurada soluklanayım iki dakika.

Selim: Benim adım Selim. Bu gölgelikte kitap okuyordum. Sizi görünce kıyafetiniz dikkatimi çekti.

E. Ç: Ben çok eski devirlerden geliyorum. Evliya çelebi derler bana. Ne kitabı okuyordun sen?

Selim: Gezi kitabı okuyorum? Gezmeyi, yeni yerler keşfetmeyi çok seviyorum. Siz de kitap okur musunuz?

E. Ç: Okurum tabi ki. Ancak ben daha çok geziyorum.

Selim: Nasıl yani?

E. Ç: Ben bir Gezginim. Diyarlar gezdim, memleketler gördüm, insanlar tanıdım, bilgiler edindim. Ve bu bilgileri not ettim.

Selim:Ya, nereleri gezdiniz?

E. Ç: Avusturya’dan Suriye’ye kadar birçok yeri gezdim. Hatta bunlar hakkında bir kitap yazdım.

Selim: Gerçekten mi? Adı ne peki kitabınızın?

E. Ç: Seyahatname isminde 10 ciltlik bir kitap.

Selim: Ne güzel. Kitapta nelerden bahsettiniz? Çok merak ettim.

E. Ç: Başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun birçok şehrini, insanlarını, kültürlerini ve ilginç gördüğüm durumlarını anlattım. Daha sonra Mısır’ı, Şam’ı, Bağdat’ı, Mübarek beldeleri ve daha nice memleketleri anlattım.

Selim: Çok güzelmiş. Böyle gezgin olma fikri nerden geldi aklınıza?

E. Ç: Babam sarayda kuyumcu idi. Gelip gidenleri çok olurdu. Gelenler de hep gittikleri memleketleri, insanları, kültürlerini anlatırdı. Benim de ilgimi çekerdi. Babama çok defa buraları görmek istediğimi söyledim. İzin vermedi. Sonra bir gece rüya gördüm.

Selim: Nasıl rüyaydı? Ne gördünüz?

E.Ç: Rüyamda İstanbul’da bir camide Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve tüm Peygamberler, Ashab-ı kiramı gördüm. Hepsi sabah namazı için gelmişlerdi. Namazın ardından beni Peygamberimizin huzuruna çıkarttılar. Ben de mübarek elini öptüm. Şefaatlerini rica edecektim ki heyecandan; ‘‘Şefaat” diyeceğim yerde ‘‘Seyahat Ya Rasulallah’’ demişim.

Selim: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir şey buyurdular mı peki?

E.Ç: Gülümseyerek şefaati, seyahati ve ziyareti bana müjdelediler.

Selim: Desenize bütün duaları aldınız?

E.Ç: Evet öyle oldu.

Selim: Çok güzel bir hikâyeniz var. Keşke ben de sizin gibi gezebilsem.

E.Ç: Teşekkür ederim. Belki sen benden daha fazla gezersin.

Selim: Çok isterim tabi ki.

E.Ç: İnşallah sen de iyi bir seyyah olursun. Ben yeterince dinlendim. Artık yola koyulma vakti. Hadi kal sağlıcakla.

Selim. Yolunuz açık olsun efendim.

Bir yanıt yazın