Görüntüyü yakalayıp yıllar boyu saklamamızı sağlayan cihazlara fotoğraf makinesi denir. Bir anlamda zamanı donduran bu akıllı makinelerin nasıl çalıştığını hiç düşündünüz mü?
Aslında bütün mesele ışıkta gizlidir. Işığın toplanıp kayıt altına alınmasıyla fotoğraf oluşur. Her bir fotoğraf, milyonlarca ışık tanesinden oluşur. Bu ışık tanelerine piksel adı verilir. Bir piksel tek renk ışığı kaydeder. Pikseller yani renkli ışık taneleri, yan yana gelerek fotoğrafları oluşturur.
Çok eskiden beri insanlar zamanı kaydetmenin yolunu aramışlardır. İlk kullanılan teknik, çizim tekniğidir. Bu,
çok zahmetli ve uzun zaman isteyen bir iş olduğu için başka bir çözüm gerekiyordu. Ta ki Niepce 1826’da ilk fotoğrafı çekene kadar. Niepce, evinin penceresinden sokağı görüntülemeyi başarmıştır.
Her şey basit bir icatla başladı
Niepce, bir iğne deliği sayesinde ışığı toplamayı ve bir levha üzerine koyduğu kimyasallar sayesinde ışığı kaydetmeyi başarmış ilk kişidir. Ancak bu kimyasalları kullanan ilk kişi o değildir. Cabir bin Hayyam, Gümüş Nitrat’ın güneş şıklarına maruz kaldığında karardığını daha evvel keşfetmiştir. Bu icat ve daha sonrasındaki İbn-ül Heysem’in icadı
fotoğrafın temellerini oluşturmuştur. İbn-ül Heysem, karanlık odadaki bir deliğin, görüntüyü ters bir şekilde
içeri aktardığını bulmuştur. Buna “İğne Deliği Tekniği” denir. Kısaca Niepce, bu 2 tekniği birleştirip fotoğraf çekmeyi başarmıştır.
FOTOĞRAF MAKİNESİ NASIL ÇALIŞIR?
Çevrede bulunan ışıkları hapseden makineler fotoğraf makineleridir. Peki, bu makineler bunu nasıl yapıyor? Fotoğraf makineleri genel olarak 3 ana bölümden oluşur; mercekler, ışığa duyarlı bir sensör ve gövde.
Mercekler, ışığı ortamdan toplamaya yarayan aletlerdir. Merceklerin içinde büyüteç camlarına benzeyen lensler bulunur. Işık parçaları ışık kaynağından çıkar ve lenslerden geçerek kameraya gelir. Lensler, fotoğrafçının en net fotoğrafı yakalaması için yardımcı araçlardır.
Diyaframdan ve lenslerden geçen ışık, makinenin içine girerek, şekilde de görüldüğü gibi aynaya çarpar. Prizmadan geçerek vizöre yönelir. Vizördeki görüntü beğenilirse deklanşöre basılır. Deklanşöre basıldığında şekildeki ayna yukarı kalkarak aradan çekilir ve görüntü bir an kaybolur. Görüntü artık sensöre aktarılmıştır. Sensör, çok küçük ışık tanelerini bile kaydedebilir. Görüntü, sensöre çarptığında yakalanır. Sensör her bir ışık tanesinden bir elektron üretir.
Bu şekilde ışık enerjisi elektrik enerjisine aktarılmış olur. Makinemizde bulunan devre kartı, bu elektrik enerjisini
bilgisayar diline çevirir. Bilgisayar da bu dili okur ve ortaya fotoğraf çıkar. Fotoğraflarımızda piksel ne kadar çok ise fotoğraf kalitemiz de o kadar iyi demektir.
Yorum
Yorum yok