“Lütfen kemerlerinizi sıkıca bağlayınız” cümlesini dinlerken, Zeynep’in gözleri garip hareketler yapan görevliye takılmıştı. Görevlinin ne yaptığını anlamaya çalışırken annesi onun merakını anlayıp hemen açıklamaya başladı.
“Zeynepçiğim karşımızda bulunan görevli uçak kurallarıyla ilgili söylenenleri beden dili ile anlatıyor.” Zeynep bunu ilk kez duyuyordu. Annesi Zeynep’i daha fazla meraklandırmadan bunu da hemen açıkladı:
“işitme engeli olan insanlar sadece hareketlerle iletişim kurarlar. işte onlar için işaretlerle anlatıyorlar. Ayrıca anlatılanları bizim de kolayca anlamamıza yardımcı oluyorlar.
Uçak, ulaşım araçları arasında en ilginç olanıydı gerçekten; diğerlerinde bu kadar kural ve güvenlik önlemi yoktu.
Ayrıca çok da hızlı. Arabalarla günlerce sürecek mesafeleri birkaç saatte gidebiliyordu. insanları gidecekleri yerlere, sevdiklerine kolayca kavuşturuyordu. Bu yüzden çok uzakta olan teyzesine gitmek için uçağa binmişti Zeynep. Çok sevdiği arkadaşı Elif’e kavuşacağı için ve tabi uçağa ilk defa bindiği için heyecanlıydı.
Zeynep bunları düşünürken çoktan hareket etmişti uçak. Birkaç dakika pistte ilerledikten sonra hızla yükselmişti.
Yükseldi, yükseldi.. Yükseldikçe Zeynep şaşkınlıkla dışarıyı seyrediyordu. Gittikçe küçülüyordu her şey; evler, arabalar, binalar minicik bir oyuncak gibi olmuşlardı.
Kuş bakışı denen şey bu olsa gerek diye düşündü Zeynep ve gülümsedi. Sonra aniden etrafı bembeyaz, pamuk gibi bulutlar kaplayıverdi. Zeynep’in heyecanı daha da artmıştı.
Keşke uçakların pencereleri açılabilse diye düşündü, bir an elini dışarıya uzatıp bulutlara dokunmak istedi. Bu esnada görevlilerden birisinin kendisine seslendiğini fark etti.
“Küçük hanım bir şey alır mısınız?” Hiçbir şey istemiyordu Zeynep “Teşekkür ederim” dedi nazikçe ve hemen gözlerini pencereye çevirdi yine…
Annesi Zeynep’in meraklı bakışlarını görünce; “Neler düşünüyorsun Zeynepçiğim?” diye sordu usulca.
“Bulutlar anneciğim, ne kadar da güzeller değil mi? Onlara bu kadar yakınken keşke dokunabilsem, üzerlerinde koşup zıplayabilsem.” dedi. Annesi gülümsedi Zeynep’in sözleri karşısında.
Başını hafifçe iki yana sallayarak, “Zeynepçiğim bulutlar düşündüğün gibi seni taşıyamazlar. Onlar su taneciklerinin buharlaşarak gökyüzüne çıkması sonucu oluşurlar.
Uçağımız çok yükseğe çıktığı için onları rahatlıkla görebiliyoruz, ancak dokunmamız imkânsız. Böyle olmasaydı uçaklar bulutların arasından geçip gökyüzüne çıkamazdı değil mi?”dedi ve ekledi “Ayrıca uçaklar gökyüzünde çok hızlı gittiği için kapılarının ya da pencerelerinin açılması çok tehlikelidir.”
Zeynep uçaklara çok imrendi. “Onlar her zaman bulutları görebiliyorlar, keşke ben de onlar gibi her zaman uçabilsem.” dedi içinden.
Annesinin anlattıklarıyla Zeynep sorularına cevap bulmuştu ve yeni bilgiler öğrendiği için çok mutlu olmuştu. Zeynep ve annesinin sohbeti esnasında uçak inişe geçmişti.
Görevlinin sesi duyuldu o esnada; “Uçağımız inmek üzeredir, lütfen kemerlerinizi bağlayınız.
Yorum
Yorum yok