Salıncağa binse ipini kırar cinsten biridir Semiz Ali Paşa, boşuna ‘semiz’ dememişler… Yıl 1564, bilemedin 1565. Kanuni Süleyman’ın seferden sefere, zaferden zafere at koşturduğu zamanlar. Semiz Ali Paşa için, o ihtişamlı devrin en hüzünlü sadrazamıdır desek yanlış olmaz herhalde. Zira paşa, şehirler arası yolculukları geçin, iri cüssesiyle Kasımpaşa’danTopkapı Sarayı’na gitmekte bile zorlanmaktaydı. Neden mi? Kendisini taşıyacak at bulunamamaktaydı da ondan. Bir süre sonra Semiz Ali Paşa’ya koşa koşa bir müjde yetiştirildi. Üsküdar’a gelen bir ticaret kervanında ona göre bir binek görülmüştü: Hollanda Katanası!
Sadrazam tezelden sipariş geçti Hollanda elçimize. Yük taşımak için kullanılan, neredeyse üç at büyüklüğündeki son model Katanalardan bir tane çekti altına Paşa. Ee, kim tutar artık Semiz Ali Paşa’yı!..
İri cüsseli herkesin bir Osmanlı sadrazamı kadar şanslı olması mümkün değil elbette. Günümüzde iri cüsseliler, garip bakışlara aldırmamanın yanında, oturdukları koltuklara sığmak veya koltuktan düşmemek için büyük çaba sarf etmekteler. Gelecekte ne olur bilinmez, belki toplu taşıma araçlarında hamilelere ve gazilere ayrılmış alanlar gibi “iri cüsseliler için” diye tabelaları da görebiliriz.
Yorum
Yorum yok