Uludağ’ın Eteğindeki Şehir Bursa

Merhaba arkadaşlar. Geçen ay ki Bosna-Hersek gezimizden umarım sizler de keyif almışsınızdır. Bosna’daki güzel geziden sonra Anadolu’ya döndüm. Ayağımın tozuyla Osmanlı Devleti’nin kurulduğu Bursa’yı gezmeye karar verdim. Çünkü Bursa tarihi güzellikleriyle ülkemizin en güzel şehirlerinden biri.

Bursa ulu camii

Bursa’ya geldiğimde ilk olarak büyük ve ihtişamlı bir cami gördüm. Bu caminin adı Ulu Camii’ymiş. Caminin dışı sade olsa da içi çok güzeldi. Duvarlarında Allah’ın birliğini ifade eden “vav” harfleri yazılıydı. Ayrıca caminin kapısında “Murat Han oğlu Yıldırım Han’ın emri ile 804 senesinde” şeklinde bir yazı vardı. Sonradan öğrendim ki 1399 yılına denk geliyormuş.

Osman gazi türbesi

Camiden çıktıktan sonra Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’yi ziyarete gittim. Türbesi, Tophane semtinde yer alıyormuş. Öğrendiğime göre Osman Gazi; Bursa kuşatması sırasında oğlu Orhan Bey’i yanına almış. Şehir içindeki kubbeli yapıyı işaret ederek, mezarının buraya yapılmasını vasiyet etmiş. Bursa’nın fethinden sonra Osman Gazi, Gümüşlü Kümbet adıyla anılan türbeye gömülmüş.

Yeşil Türbe

Osman gaziyi ziyaretten sonra bir türbe daha gördüm. Şehrin her tarafından görülebilen bu türbe, 1421 yılında Yıldırım Bayezid’in oğlu Sultan Mehmed Çelebi tarafından yaptırılmış. Türbede Sultan Mehmed Çelebi, oğulları Şehzade Mustafa, Yusuf ve Mahmut, kızları Sitti Hatun, Selçuk Hatun, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatun’un kabirleri bulunuyormuş.

Cımalıkızık köyü

Bursa merkezden ayrılırken bir köy dikkatimi çekti. Cumalıkızık Köyü, Osmanlı dönemine ait evleriyle meşhurmuş. Ayrıca köyde, toplam 270 adet ev bulunuyormuş ve bu evlerden 180 tanesinde hâlâ insanlar oturuyormuş. İnsanlar genelde hafta sonları geliyormuş buraya. Hele ki Pazar günleri iğne atsan yere düşmüyormuş. Pazar yerinde köylüler organik sebze ve meyve de satıyorlar. Şahsen ben meyvelerin tadına baktım, çok lezzetliydi.

Uludağ

Bursa’ya gelinir de Uludağ’a çıkılmaz mı? Ben de Uludağ’a doğru kanat çırpmaya başladım. Yükseldikçe altımdaki yeşil örtü beyazlaşmaya, hava soğumaya başladı. Uludağ 2500 metre yüksekliğindeymiş. Zaten çık çık bir türlü bitiremedim dağı. Nihayet zirveye çıkmayı başardım. Her yer bembeyazdı ve araçlar karı kazıyorlardı. Ben durur muyum hemen aldım bir tane kızak karın keyfini çıkarmaya başladım.

Kar ne kadar keyifli de olsa biraz üşüttü beni. Kanatlarım nerdeyse donacaktı. Bu kadar kaymak yeter deyip dağdan aşağıya doğru süzüldüm. Bursa’nın üzerinde son bir uçuştan sonra yeni maceralara doğru kanat çırptım.

Bir yanıt yazın