Kaybolan Şehirler

Şehir, kalabalık yerleşim yeri demektir. Buralarda ticaret, sanayi ve yönetim gibi çeşitli sahalarda çalışan insanlar yaşar. Eski devirlerde de şehirler için “Cuma namazı kılınan ve Pazar kurulan yerleşim merkezi” derlermiş.

Eski yerleşim yerleri genellikle camilerin etrafında şekillenirmiş. Yanına da han, hamam, mektep, hastane gibi binalar inşa edilirmiş. Yapılan evler 3 katı geçmezmiş. Saray ve bazı konaklar haricindeki evlerde sadelik varmış. Kendi evini yapacak olanlar, başkasının manzarasını kapatacak şekilde inşa etmezmiş. Herkes şehrine, mahallesine gözü gibi bakar, temiz tutarmış. Hemen hemen her evin küçük bir avlusu olurmuş. Avlunun çevresi duvarlarla çevrilir ve dışarıdan görülmezmiş. Evin çocukları bu avluda istedikleri gibi oyunlar oynarlarmış. Burada meyve ağaçları, ıhlamurlar eksik olmazmış. Cami önlerinde, çeşme başlarında, meydanlarda kayın, fıstık çamı, sedir gibi çeşit çeşit ağaçlar olurmuş.

Günümüzde şehirler çok büyüdü. Koca koca binalar her yeri kapladı. Alış veriş merkezleri de onların etrafında olmazsa olmazı. Üç katlı binaların yanında onlarca katlı apartmanlar hapishaneye benziyor adeta. İşine giden, ancak şans eseri bir dostunu, komşusunu görürse selamlaşıyor. Bir gün yolumuzu şaşırıp evimizi kaybetmezsek iyidir. Bu gidişle gelecekte bu eski evleri, mumla arayacağız.

Bir yanıt yazın