Merhaba! Benim adım Ali. Sen de kimsin diye sorarsanız; Konya’da yaşayan bir çocuğum. Siz değerli arkadaşlarıma bir şeyden bahsedeceğim. Bunu daha önce hiç duymadığınıza eminim.
Evet, anlatacağım şey: Şivlilik. “Aa! Şivlilik de neymiş?” dediğinizi duyar gibiyim. Sizi daha fazla meraklandırmadan hemen konuya geçiyorum. Şivlilik; Konya Yöresi’ne has bir gelenektir. Konya’nın kültürel bir mirasıdır. Kandil yahut yemeklik gibi manalara gelse de tam olarak kelime anlamı bilinmemektedir. Ben, fazla kelimelere takılmadan Şivlilik günü neler yaptığımızı anlatayım.
Şivlilik günü mübarek Regaip Kandili’nin ertesi günüdür. Bu günde biz çocuklar sabah namazını kıldıktan sonra evlerimize geliriz. Güzelce kahvaltımızı yaparız. Sonra elimize Şivlilik torbalarımızı aldığımız gibi sokağa fırlarız. Sokağın başında arkadaşlarımızın gelmesini bekleriz. Bütün arkadaşlarımız tamam olduğunda, Şivlilik zamanı başlamış demektir…
Arkadaşlarımızla birlikte akşama kadar kapı kapı gezeriz. Kapıların zillerini çalar; “Şivliliiik! Şivliliiik” diye bağırırız. Kapı açıldığındaysa “KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN” der ve sonra şu maniyi söyleriz:
Şivli şivli şişirmiş,
Erken kalkan pişirmiş.
İki çörek, bir börek,
Bize Şivlilik gerek.
Kapıyı açan ev sahipleriyse önceden Şivlilik için hazırladıkları yemişleri getirirler. “Hoş geldiniz! Sizin de Kandiliniz mübarek olsun çocuklar” diyerek, güler yüzle karşılarlar. Biz de torbalarımızı, poşetlerimizi açarız. Onlar da hazırladıkları ikramları torbalarımıza, poşetlerimize koyarlar.
Şivlilik ikramları; önceleri kuru kayısı, kuru üzüm, kırık leblebi, leblebi şekeri, akide şekeri olurdu. Günümüzdeyse bunların yanında gofret, bisküvi ve çikolata da ikram ediliyor
Keşke bu güzel adetimiz sadece Konya’yla sınırlı kalmasa. Tüm dünyada mübarek Regaip Kandili’nin ertesi günü bütün çocuklar sevindirilse. Unutmayın! ŞİVLİLİK BAHANE, MUHABBET ŞAHANE…
Yazan: Halil Karaca
Yorum
Yorum yok