Ders zilinin çaldığını duyar duymaz heyecanla sınıfa koştu Zeynep. Çünkü bu derste öğretmeni yeni bir proje ödevi verecekti. Her projede araştırma yapmak ve yeni bilgiler edinmek Zeynep için ayrı bir macera demekti. Bu yüzden proje ödevlerini seviyordu. Bu esnada öğretmeni “Merhaba çocuklar!” diyerek sınıfa girdi ve “Evet çocuklar, bu gün sizinle yeni bir proje çalışmasına başlıyoruz.” dedi.
“Günlük hayatımızı kolaylaştıracak birçok eşya, çeşitli hammaddeler kullanılarak üretiliyor. Mesela kıyafetlerimiz yünden ya da pamuktan elde edilen iplerden oluşuyor. Yani kıyafetlerimizin hammaddesi yün ve pamuk. İşte siz de bunun gibi bir eşya seçip, bu eşyanın hammaddesini araştıracaksınız.” Zeynep, öğretmenini dikkatle dinlerken bir yandan da düşünmeye koyulmuştu bile. Aklına farklı eşyalar ve hammaddeleri geliyordu. Fakat hepsi sıradan şeylerdi.
Zeynep, okul çıkışı yol boyunca öğretmeninin verdiği proje ödevi hakkında düşünmeye devam etti. Ancak aklına orijinal bir fikir gelmedi. Akşam yemeğinden sonra proje ödevi hakkında anne ve babasıyla sohbet etti. Babası Zeynep’ e fikir vermesi için “En sevdiğin şeyleri düşünebilirsin, belki aralarında gerçekten ilginç bir tanesi karşına çıkar.” dedi. Zeynep’in aklına hemen bir fikir gelmişti bile. “Buldum” diye sevinçle çığlık attı. “Kitaplaaar…”
Evet, kitaplar ve onların hammaddesi ağaçlar hakkında bir çalışma yapmak çok güzel bir fikirdi. Bu konuda babasının harika bir teklifi vardı. Bir kâğıt üretim fabrikasına gideceklerdi. Zeynep burada kâğıdın nasıl üretildiğini görecekti.
Zeynep, bu heyecanla uyuyakalmış ve sabah olmuştu bile. Ailecek kahvaltı edip, hiç vakit kaybetmeden babası ile yola koyuldu. Acaba nasıl bir yere gidiyorlardı? Kısa bir yolculuğun ardından babası “İşte geldik” dedi. Koca bir fabrikanın önüne gelmişlerdi.
Not defteri, kalem ve fotoğraf makinesinin bulunduğu çantayı yanına aldı ve arabadan indi. Fabrikaya girdiklerinde onları babasının arkadaşı Salih Amca karşıladı. Salih Amca bu fabrikada çalışan bir mühendisti. Salih Amca onları bütün makineleri görebilecekleri balkona benzeyen yüksekçe bir yere çıkardı. Çünkü bu makineler çalışırken fabrikanın içinde dolaşmak tehlikeli olabilirdi. Salih Amca fabrikada yapılanları sırasıyla anlatmaya başladı.
“Zeynepçiğim, her şey fabrikamıza gelen ağaçların kabuklarının soyulmasıyla başlar. Soyulan kabuklar buhar ihtiyacı için yakılırken ağaç gövdeleri ise çıra denilen küçük parçalara dönüştürülür. Sonraki adım ise hamur olmak üzere bu çıraların yakılması. Şurada gördüğün dev kazanda ağaçlar pişirilir ve hamur olurlar. Daha sonra rengi kahverengi olan bu hamur, çeşitli kimyasal maddeler kullanılarak farklı renklere boyanır. Ardından hamur inceltilir ve kurutularak kâğıt elde edilmiş olur. Elde edilen bu kâğıtlar şu gördüğün dev makaralara sarılarak kolayca taşınabilir hale getirilirler. Kitap ve defter yapılmak üzere hazırlanan bu kâğıtların yolculuğu böylece başlamış olur.” dedi.
Zeynep, kâğıtların ağaçlardan nasıl üretildiği hakkında Salih Amca’dan önemli bilgiler aldı. Ve bir sürü güzel fotoğraf çekti. Artık sadece bunları dosya haline getirmek kaldı. Çok güzel bir çalışma ortaya çıkacağından emin olan Zeynep çok mutlu olmuştu. Önce verdiği bilgiler için Salih Amca’ya, ardından da kâğıt fabrikasına getirdiği için babasına teşekkür etti.
Babasıyla birlikte eve dönerken bir an önce proje ödevini tamamlayıp öğretmenine teslim etmek için sabırsızlanmaya başlamıştı bile…
Yazan: Nuran Ferhan Can
Yorum
Yorum yok